22 Kasım 2012 Perşembe

NATO - OTAN

Tek merkezden yönetilen bir dünya, tek ordu, tek otorite, tek merkezden yönetilen sağlık ve eğitim sistemi, tek elden yönetilen bir ekonomi. Dünyayı yöneten şirketlerin buyruğu altında yaşayan halklar, herkesin kontrol edilebildiği, izlenebildiği, dinlenebildiği bir düzen... Bunlar; CFR (dış ilişkiler konseyi)’nin İnsanlığın geleceği için hayali olduğu iddia edilir. Bu yüzden dünyanın her yerine dağılmış şirketleri, şubeleri ve onlara gönül vermiş, yanlarında yürümeye yemin etmiş elit destekçileri vardır. Dünya Bankası, IMF, NATO, Birleşmiş Milletler hepsi bu konseyin son derece güçlü olduğu kuruluşlardır.

Anders Fogh Rasmussen
Rasmussen, dün Danimarka başbakanıydı, bugün NATO genel sekreteri. Kendisi CFR’nin kıdemli bir üyesidir. Bugün dünya, mali krizler ve insanların yok yere birbirinin kanını içtiği savaşların acılarıyla sarsılıyor.

Bugün merkezi Brüksel'de, 28 üyeli büyük bir silahlı güç olan NATO, kuruluş misyonunu uzun zaman önce, SSCB'nin dağılması ile tamamlamıştır. Bugün ise CFR üyelerinin yönetimindeki ABD, İngiltere ve AB'nin elinde bir oyuncak olup bunların silahlı çetesi gibi iş görmektedir.

Bu global oluşumun varlığını, özellikle yakın Türkiye tarihine olan etkilerini ve arkasındaki mentaliteyi, biraz daha gerisine giderek inceleyelim.

NATO


NATO (North Atlantic Treaty Organization-Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) esasen II. Dünya Savaşı sonrası SSCB'yi dışarıda, Almanya'yı terbiye edilmiş hâlde kalkındırmak ve ABD'yi de Avrupa'da tutmak için kurulmuştur. Soğuk Savaş döneminde Batı İttifakı olarak da bilinirdi çünkü o dönemde ABD kongresi ve kamuoyu, ülkelerinin Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkilere karışmasını istemiyordu.

1949'da Washington Antlaşması ile kurulan NATO, bir kollektif savunma örgütüdür. NATO'nun kuruluşuna karşı, SSCB ve Doğu Bloğu ülkeleri kendilerince 1955'te Federal Almanya'nın NATO'ya alınması ile birlikte Varşova Paktı'nı kurmuşlardır. Böylece Soğuk Savaş olarak anılan ve 1991'de Varşova Paktı'nın kendini lağvetmesine kadar süren kutuplaşma en olgun halini almıştır.

Türkiye 1952 yılında Kore savaşı ile birlikte NATO'ya kabul edilmiştir. 1950'li yıllarda İtalya'dan başlayarak NATO ülkelerinde “Gladio” adında gizli özel harekat daireleri kurulmuştur. Bu birimler ülkelerdeki devrimci sol hareketler başta olmak üzere her tür muhalefete karşı bir önlem olarak oluşturulmuştur. Bu birimler aynı zamanda derin devlet kavramının da ortaya çıkmasında büyük rol oynamıştır.

Gladio ve Türkiyedeki Kontrgerilla yapılanması..


Gladio, ABD kontrgerilla örgütlenmesi olan "Stay Behind" tarafından 1952 yılında kuruldu. CIA tarafından yönetilen ve finanse edilen örgüt, 1956 yılında ABD ile işbirliği içinde, casusluk ve gerilla savaşı yapmak üzere örgütlendi.

Türkiye'de önce "Seferberlik Tetkik Kurulu" adıyla örgütlenmiş, sonra doğrudan Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı "Özel Harp Dairesi" çatısı altında ve bunun sivil uzantısı olarak faaliyet yürütmüştür.

Türkiye'de Kanlı Pazar, 12 Mart Muhtırası, 12 Eylül Darbesi, Kızıldere olayı, Kanlı 1 Mayıs, 16 Mart Katliamı, Bahçelievler Katliamı, Maraş katliamı, Savcı Doğan Öz cinayeti, Bedrettin Cömert cinayeti, Abdi İpekçi suikastı, Kemal Türkler suikastı, Ecevit'e yapılan suikast girişimleri ve Turgut Özal Suikasti gibi nice olayda yer aldığı ve kamu güvenliğini tehdit edip yasa dışı eylemlerde bulunduğu düşünülüyor.

Gladio’nun gerek Türkiye’de, gerekse Türkiye dışında işlediği suçlar, bu kurumun bir çok ülkede lağvedilmesine sebep olduysa da Türkiye dahil bazı ülkeler, henüz bu gayri resmi suç oluşumundan kendini kurtaramamıştır.

SAVCI DOĞAN ÖZ CİNAYETİ (*)

Kontrgerilla örgütlenmesi üzerine araştırma yaparken 24 Mart 1978’de öldürülen Savcı Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz, Habertürk’te Özge Özsağman’ın sunduğu 1 Gün programına katılarak kocasının öldürülmesi ve söz konusu araştırmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Öz programda eşinin, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e sunmak üzere hazırladığı kontrgerillayla ilgili raporu da kamuoyuna sundu.

"Yıllarca içimizde çöreklenen bu acılar inşallah bitsin" diyerek sözlerine başlayan Sezen Öz eşini söz konusu araştırmaya yönlendiren süreci şu sözlerle anlattı: "Bir öğrencinin öldürülmesiyle igili soruşturmada sanığın ifadeleri sırasında fark ettiği özellikler oldu. Bunlar ifadelerinde kendilerini azmettirenleri söylemiyorlar fakat ne için öldürdüklerine de açıklama getirmiyorlar.

Bunlar kafasını işgal ediyor. Eşi olmama rağmen bana da çok fazla açıklama yapmadı. 'Bu işlerin arkasında bir parti gözüküyor' dediğim zaman 'çok çok ötelere gidiyor Sezen, çok tehlikeli' dediği bir cümlesini çok net hatırlıyorum. Bir kez ben de korkuyorum' dedi. Çok tehdit alıyordu."

RAPORDA MHP VE CIA'İN ADI GEÇİYOR (*)

Özge Özsağman programda Savcı Öz'ün iki sayfalık raporundan öne çıkan kısımlarını okudu. İşte rapordaki çarpıcı bölümler: "Bütün çalışmalar içerisinde askeri ve sivil güvenlik güçleri vardır. Kontrgerilla Genelkurmay Harp Dairesi’ne bağlıdır. Kontrgerilla il ve ilçelerde seferberlik işlerini yürüten kurum olarak askerlik şubelerince yönetilmektedir.

Bu konuda en çok aşamalı eğitimden geçen astsubaylar kullanılmaktadır. Sivil güvenlik güçleri içerisinde de MİT elemanları ve I. Şube görevlileri kullanılmaktadır. Her iki kesimde de gerillaya karşı eğitim (O inanç vardır ki goşist-sol hareketleri de bunlar yönlendirmekte sonra da bunlara karşı savaşım vererek tabanı kazanmakta ve demokrasiye karşı olan eğilimleri geliştirip örgütlemektedirler).

(…)Bütün bu çalışmalar siyasal planda MHP ve onun kadrolarınca yönetilmektedir.

(…) Gerçekten de yerel seçimlerde motorize güçlerce hareketli bir grup oluşturma ve kırsal kesimde yerel yönetimlerde kazanılan mevzilerle şimdiden iktidar olmanın gerekleri, iklimi ve ortamı yaratılmaktadır.

(…) Bu genel çerçevede cinayetleri şiddet ve anarşik eylem nitelendirmelerini daha iyi anlamak olasıdır. Konuya bu kapsamda yaklaşılmadıkça, öncelikle can ve mal güvenliğini sağlamak, şiddet ve anarşi eylemlerini kaynağında kurutmak olanak dışı olduğu gibi demokrasiyi tek seçenek olmaktan çıkartarak bütün kurumlarıyla faşizmi kökleştirmek de gündeme gelecektir. Gerçekten de şiddete karşı halkı örgütleme, kitleler içinde şiddeti yoğunlaştırmamayla olanaklıdır.

Bazı goşist-sol akımlar, gerçek hedefmiş gibi gösterilerek, hedef saptırılarak sıkıyönetimi çağırma, seçimle, olmazsa darbeyle iktidar olma, demokratik yaşama biçimini yok ederek halkı sömürme seçeneği tek seçenek durumuna getirilme çalışmasıdır yapılan.”

(…) Legal yan kuruluşlarda başarılı görünenler illegal çalışmalara yönelmektedirler. Bunlar bu işi aynı zamanda 10 bin TL’den başlayarak ayda 30 ila 40 bin TL’ye kadar varan aylık ücretler de almaktadırlar. Bunun için mali kaynaklar, okul ve yurtlardaki öğrencilerden alınan ayda 50 TL’lik ödentilerle bağışlar, mahalle esnafından ve küçük zanaatkarlardan alınan bağış ve ödentiler, işe yerleştirilenlerden alınan rüşvetler ya da maaşın belli bir miktarı, mahalle arasından evlerden alınan bağışlar, devlet ihalelerinden alınan yüzdeler, silah, afyon kaçakçılığıyla, beyaz kadın ticaretinden vurulan vurgunlar, bazı iş çevrelerinden alınan bağışlar, CIA, AİD ve SAVAK gibi kuruluşlardan yapılan desteklemeler."

(*) http://www.zekirdek.com/forum/262039-cia-mhp-kontrgerilla-iliskisi.html

NATO, Soğuk Savaş sonrası Gladio kurumlarının dağıtıldığını iddia etse de, bu birimlerin şu anki durumu hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

Dünyadaki en geniş global terör örgütü: Modern Haçlı Ordusu..


NATO, ABD (ve ABD kontenjanından dolayı dolaylı yoldan İsrail), Birleşik Krallık ve AB'nin çıkarları için faaliyet gösteren bir toplama ordudur.

ABD, potansiyel rakipleri olan Çin, Rusya ve Hindistan'a karşı stratejik hamleler yapmaya hazırlanıyor. Bu anlamda Afganistan'ın, Irak'ın işgali için uydurulan bahanelerin tutarsızlığı, kimsenin inanmamış olmasına rağmen savaş açılmasının anlamı ortaya çıkıyor.

ABD, hegemonik gücünün sınırlarının farkında olduğu için öngörülebilir düzeyde bir rekabete hazırlık yapıyor. 11 eylül saldırıları bu hazırlığın işaret fişeği işlevi gördü. Yoksa asimetrik savaş kavramsallaştırmasının arkasına sığınarak, terörle küresel savaş adına "ya bizimlesiniz ya düşman" retoriği ile gücünü herkese dayatma ihtiyacı duymazdı. ABD; bir yanda Çin ve Rusya'yı kuşatırken diğer tarafta Irak'a yerleşerek ortadoğunun enerji kaynaklarını askeri olarak da elde tutmasının hedeflerinden biri de AB'dir.

Bu anlamda NATO, ABD ve AB arasındaki rekabeti özel ilişkiye dönüştüren ortak payda işlevi görmektedir.

Türkiye'nin NATO'da yeri..


Türkiye, bugüne kadar NATO'ya üye olmanın hiç bir faydasını görmemiştir. Üstüne kontrgerilla gibi Türkiye tarihinde acılarla dolu deneyimlerin yaşanmasına da sebep olmuştur.

Türkiye, zamanında NATO'ya komünizm tehlikesi ve SSCB tehdidi yüzünden katılmıştı. Türkiye, üyelik bedelini, Kore savaşına katılıp yüzlerce şehit vererek ödemişti. Bugün Türkiye, NATO'daki 2. büyük ordudur ancak organizasyondaki rolü, sadece "bakın aramızda müslümanlar da var" diyebilmek ve asker-üs-destek v.s. lazım olduğunda faydalanmak amaçlıdır.


Bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, esasen 5 daimi üyenin kontrolündedir. Bunların 3'ü NATO üyesi ABD, İngiltere, Fransa olup diğer ikisi, tehdit olarak görülüp NATO'nun da kuruluş amacı olan Rusya ve onun müttefiki Çin'dir. Dünya silah ticareti piyasasındaki silah ve mühimmatların neredeyse tamamı; bu 5 ülke orijinlidir. Bugün; güvenlik konseyinde bu 5 ülke, aynı fikirde olmadığı müddetçe NATO asla bir faaliyette bulunamaz. Bu tezden hareketle NATO'nun artık amacı dışında varlığını devam ettirdiğini ve günümüzün modern haçlı ordusu olan NATO bünyesinde, Türkiye'nin yerinin olmadığını rahatlıkla iddia edebiliriz.

NATO üyesi bir Türkiye, hem İsrail'in politikalarının yanlış olduğunu, hemde ülkesine İsrail ve diğer Avrupa ülkelerinin güvenliği için füze kalkanı sistemi kurulmasını savunmak durumundadır. Bu bile NATO'nun Türkiye'yi ne derece komik bir pozisyona soktuğunu görebilmek için yeterli bir argümandır. Bugün kimse, NATO'nun Dünya'yı daha yaşanılır bir yer yapmak ve barışa hizmet etmek adına varlığını sürdüren bir kurum olduğunu iddia edemez.

PS: NATO kuruluş metnini inceleyiniz.

+ Bu sitede yazılanların hiç biri doğru değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder